Sizler de benim gibi iş için çok seyahat edenlerdenseniz ne
demek istediğimi çok iyi anlarsanız; en gösterişlisinden, en bol yıldızlısına,
en butik otelinden, en pansiyonuna , en herşey dahilinden, en mecburiyetten
kalınan orta sınıf oteline ... Otel odaları ve hikayeleri ...
Aslında ilk bakışta her otel odası birbirine benzer gözükse
de yaşanmışlıklarıyla bambaşka hikayeler anlatırlar onlara kulak verdiğimizde.
İnsanlara benzerler, hatta orospulara ... Güzelce süslenmiş kusurları gizlenmiş
orospulara ...
Yine yapmamaya söz verdiğim şekilde girdim konuya çok ciddi
bir başlangıç oldu. Peki sil baştan yapalım nedir beni otel odalarından nefret
ettiren anlatayım. Bir çok insana göre otelde kalmak keyiflidir. Odanızı
tanımadığınız birisi gelip toplar, kahvaltı sabahları açık büfe olarak emrinize
amadedir, akşam deseniz (hele bir de herşey dahil bir otelde kalıyorsanız) yine
şatafatlı bir görsellik içerisinde her çeşit yemek önünüze altın tepsilerde
sunulur. Ne yaptığınıza karışan eden olmaz, otelin klasına göre en fazla kibar
bir imayla bir arkadaşınız geldi der ve odanıza yollarlar. Peki nedir bu
masalsı havadan beni nefret ettiren ???
Sanırım işin bu reklamlar yönü beni kendinden tiksindiriyor.
Başa dönmem gerekirse orospularıda sevmemişimdir hayatımda. Sahte gelirler,
yapaydırlar, işlerini yaparlar ama söyleyin bana kaçımız yaptığı işten keyif
alarak yapıyor ? Onların ki de bu hesap. Çağırırsınız gelirler, hep normalin
üstü abartılı makyajları ile, abartılı hareketleriyle emrinize amade seks
köleleri. Peki bu mu sizin için seks. Belli bir kalitede yaşayan insanlar için
en fazla hayatlarının bir köşesine kattığı fantaziden ibarettir. Ama bunu bir
hayat biçimi haline getirmek kendi yapaylığınıza hapsolmaktır benim görüşüme
göre. Dünyanın en güzel orospusu yerine barda beni kesen ve o geceyi benimle
geçirmek isteyen averaj bir hatun her zaman daha çekici olmuştur gözümde. Sizi
ister çünkü, çıkar peşinde değildir en fazla o geceki seksin güzel geçmesini
umuyordur. İşte evin huzuruda bu noktada başlar. Emek vermişsinizdir eviniz
için, dekorasyonu için kafa patlatmışsınızdır, IKEA’yı gezerken gördüğünüz ufak
bir aksesuardan evinizi farklı kılacak birşeyler yaratmışsınızdır. Zaman zaman
dağınıklığını toplarken offf lar ahh lar çeksenizde o emeğin karşılığı oraya
aitsinizdir. Oysa ki otel odaları herkese aittir. Aynı orospular gibi parasını verdiğiniz sürece size ait olur ama
memnun kalıp kalmayacağınız meçhuldür. Bu da çok önemli değildir doğrusu en
fazla bir sonraki gece başka bir bedene pardon başka bir odaya geçersiniz olur
biter ...
Kimseyi yargılamak haddime düşmez, bu tarz yaşamı sevenlerde
oldukça fazladır. İşin kolayına kaçmak, emek vermeden sürekli yeni tadlar
yaşamak. Eski bir kız arkadaşım vardı, yatakta oldukça iyiydi ve hayatı boyunca
otellerde yaşayabileceğinden bahsederdi hep. Evet kesinlikle doğru tahmin
ediyorsunuz sabahın yedisinde bile buluşsak suratında ağır bir makyaj olurdu,
kendi doğal güzelliğinden nefret eden yalanlara boğulmuş bir seks düşkünüydü.
Bir de biz palyaçolara maskeleri var derler, hayatın içerisinde ki oyuncular
makyaj konusunda daha başarılı olduğu için bizim adımız çıkmış ona inmez dokuza J
Neyse nerden başladım nereye geldim, halbuki aklımda Fenerbahçeli
futbolcuların otel odasında kelepçe ve kırbaçların unutulduğu seks
partilerinden bahsetmek vardı. Ya da sabah deniz manzaralı bir odada yanınızda
iki güzel kızla uyanmanın keyfi nasıldır anlatmak gibi...
O zaman son noktayı keyifli koyalım. Son dönem işi için
gidip kaldığım otellerden birisinde gece bir arkadaşım beni ziyarete gelmişti.
Kız otele girereken odamı belirtip yanında bir otel görevlisiyle beraber odama
kadar refakatçi eşliğinde gelip bir kaç saat sonra beraberce odayı terk etmiştik.
Sabah beraber çalıştığım patronumla beraber resepsiyonda check-out yaparken
otel görevlisiyle aramızda geçen dialog onu oldurdukça güldürmüştü.
“Paranoyak Bey, gece mini bar’dan bir kullanımınız oldu mu
?”
“Hayır”
“O zaman ekstra ücretiniz x lira”
Hayatımda gördüğüm en kibar odada birisini ağırlama
bedelinin ekstra olarak yansıtılmasıydı. Ama tabi ki bu patronun diline düşüp
bütün yol boyunca aramızda “Ekstra var mı? Yok. O zaman x lira alayım”
sohbetinin sürmesini engelleyemedi J
Not: Otel
odalarına ve hikayelerine ilginiz varsa Ferhan Şensoy’un “Oteller” kitabını ne
yapıp edip bulup okumanızda fayda var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.