14 Nisan 2013 Pazar

OTEL ODALARI


Sizler de benim gibi iş için çok seyahat edenlerdenseniz ne demek istediğimi çok iyi anlarsanız; en gösterişlisinden, en bol yıldızlısına, en butik otelinden, en pansiyonuna , en herşey dahilinden, en mecburiyetten kalınan orta sınıf oteline ... Otel odaları ve hikayeleri ...

Aslında ilk bakışta her otel odası birbirine benzer gözükse de yaşanmışlıklarıyla bambaşka hikayeler anlatırlar onlara kulak verdiğimizde. İnsanlara benzerler, hatta orospulara ... Güzelce süslenmiş kusurları gizlenmiş orospulara ...
  



Yine yapmamaya söz verdiğim şekilde girdim konuya çok ciddi bir başlangıç oldu. Peki sil baştan yapalım nedir beni otel odalarından nefret ettiren anlatayım. Bir çok insana göre otelde kalmak keyiflidir. Odanızı tanımadığınız birisi gelip toplar, kahvaltı sabahları açık büfe olarak emrinize amadedir, akşam deseniz (hele bir de herşey dahil bir otelde kalıyorsanız) yine şatafatlı bir görsellik içerisinde her çeşit yemek önünüze altın tepsilerde sunulur. Ne yaptığınıza karışan eden olmaz, otelin klasına göre en fazla kibar bir imayla bir arkadaşınız geldi der ve odanıza yollarlar. Peki nedir bu masalsı havadan beni nefret ettiren ???

Sanırım işin bu reklamlar yönü beni kendinden tiksindiriyor. Başa dönmem gerekirse orospularıda sevmemişimdir hayatımda. Sahte gelirler, yapaydırlar, işlerini yaparlar ama söyleyin bana kaçımız yaptığı işten keyif alarak yapıyor ? Onların ki de bu hesap. Çağırırsınız gelirler, hep normalin üstü abartılı makyajları ile, abartılı hareketleriyle emrinize amade seks köleleri. Peki bu mu sizin için seks. Belli bir kalitede yaşayan insanlar için en fazla hayatlarının bir köşesine kattığı fantaziden ibarettir. Ama bunu bir hayat biçimi haline getirmek kendi yapaylığınıza hapsolmaktır benim görüşüme göre. Dünyanın en güzel orospusu yerine barda beni kesen ve o geceyi benimle geçirmek isteyen averaj bir hatun her zaman daha çekici olmuştur gözümde. Sizi ister çünkü, çıkar peşinde değildir en fazla o geceki seksin güzel geçmesini umuyordur. İşte evin huzuruda bu noktada başlar. Emek vermişsinizdir eviniz için, dekorasyonu için kafa patlatmışsınızdır, IKEA’yı gezerken gördüğünüz ufak bir aksesuardan evinizi farklı kılacak birşeyler yaratmışsınızdır. Zaman zaman dağınıklığını toplarken offf lar ahh lar çeksenizde o emeğin karşılığı oraya aitsinizdir. Oysa ki otel odaları herkese aittir. Aynı orospular gibi  parasını verdiğiniz sürece size ait olur ama memnun kalıp kalmayacağınız meçhuldür. Bu da çok önemli değildir doğrusu en fazla bir sonraki gece başka bir bedene pardon başka bir odaya geçersiniz olur biter ...

Kimseyi yargılamak haddime düşmez, bu tarz yaşamı sevenlerde oldukça fazladır. İşin kolayına kaçmak, emek vermeden sürekli yeni tadlar yaşamak. Eski bir kız arkadaşım vardı, yatakta oldukça iyiydi ve hayatı boyunca otellerde yaşayabileceğinden bahsederdi hep. Evet kesinlikle doğru tahmin ediyorsunuz sabahın yedisinde bile buluşsak suratında ağır bir makyaj olurdu, kendi doğal güzelliğinden nefret eden yalanlara boğulmuş bir seks düşkünüydü. Bir de biz palyaçolara maskeleri var derler, hayatın içerisinde ki oyuncular makyaj konusunda daha başarılı olduğu için bizim adımız çıkmış ona inmez dokuza J

Neyse nerden başladım nereye geldim, halbuki aklımda Fenerbahçeli futbolcuların otel odasında kelepçe ve kırbaçların unutulduğu seks partilerinden bahsetmek vardı. Ya da sabah deniz manzaralı bir odada yanınızda iki güzel kızla uyanmanın keyfi nasıldır anlatmak gibi...

O zaman son noktayı keyifli koyalım. Son dönem işi için gidip kaldığım otellerden birisinde gece bir arkadaşım beni ziyarete gelmişti. Kız otele girereken odamı belirtip yanında bir otel görevlisiyle beraber odama kadar refakatçi eşliğinde gelip bir kaç saat sonra beraberce odayı terk etmiştik. Sabah beraber çalıştığım patronumla beraber resepsiyonda check-out yaparken otel görevlisiyle aramızda geçen dialog onu oldurdukça güldürmüştü.

“Paranoyak Bey, gece mini bar’dan bir kullanımınız oldu mu ?”

“Hayır”

“O zaman ekstra ücretiniz x lira”

Hayatımda gördüğüm en kibar odada birisini ağırlama bedelinin ekstra olarak yansıtılmasıydı. Ama tabi ki bu patronun diline düşüp bütün yol boyunca aramızda “Ekstra var mı? Yok. O zaman x lira alayım” sohbetinin sürmesini engelleyemedi J

Not: Otel odalarına ve hikayelerine ilginiz varsa Ferhan Şensoy’un “Oteller” kitabını ne yapıp edip bulup okumanızda fayda var.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.