14 Nisan 2013 Pazar

ANGER MANAGEMENT


Tik tak tik tak tik tak tik tak tik tak ...

Hayatım boyunca nefret ettim saatlerden özellikle de gecenin sessizliğinde bütün evi inleten tik tak larıyla zamanın akışını size hatırlatanlardan. Bir sürü insan hayatı boyunca o sesin farkına bile varmamıştır. Çok meşguldür o insanlar, sürekli bir yerlere yetişme derdindedirler. Gece olunca da saat mefhumunu kaybederler. Uyurlar huzurlu bir şekilde evlerinde. Hayat güzeldir onlara takıntıları yoktur bu insanların, hayat hengamesi içerisinde kaybolup giderler kum saati içerisinde akıp giden kum taneleri gibi.

Ne diyorum ben allah aşkına ... Saat sabahın 4’ü elimde bir tabanca masada bitmiş bir jack şişesi ve ben kum tanelerinden bahsediyorum. Bullshit !!! Tabanca mı dedim ben az önce ??? Bitmiş Jack şişesi evin standart görselliğinde olduğundan burda bir sorun göremesem de tabanca hiç olmaması gerken bir aksesuar evde. Hem ben lise yıllarımda babamdan tabancasını istediğimde öfke kontrolü sorunum yüzünden asla ama asla tabancam olmaması ile ilgili bir öğüt almıştım. Hoş lise yılları geçeli çok oldu ama yine de bir tabanca aldığımı hatırlamıyorum. Hem ne derler amerikan filmlerinde filmde bir yerde tabanca gösterildiyse o tabanca mutlaka ateş alır.




Öfke kontrolü demişken size komik bir hikaye lise zamanlarımdan...  O dönem her haftasonu gittiğimiz mekana yeni kız arkadaşımla gitmiştim. Mekana girdiğimiz anda onun eski sevgilisini görüp gerginliğin ilk sinyallerini veren ben hala bu dönemde olduğu gibi  bütün gece kaçışı alkolde aramıştım. Arkadaşlarım durumun vehametini anlayıp elemana benden uzak durmasını söyleseler de “Mr.Çiçek Çocuk” benimle konuşup çok medeni olduğunu ve bizi tebrik etmek istediğinden bahsetmişti onlara.  Tebrik etmek ??? Bi siktir git derler adama dostum yanlış palyaço ile dans ediyorsun ... Gecenin sonunda adam bir kez daha yanıma geldiğinde sarhoşluktan ayakta duramadığım için adamı itmek isterken yere düşüp yakın bi arkadaşımın elime basıp parmağımı kırmasıyla gece hastane de sonlanmıştı. Bir sonraki hafta aynı mekana ben sağ elim alçıda gittiğimde en yakın 5 arkadaşım çevreme duvar örüp bir delilik yapmamam için beni kolluyordu. Bir süre sonra canlı müziğin başlamasıyla beraber defansın arkasına sarkma çabam sonuç verdi. Sahne de ki grup Killing In The Name’e girerken ben “Mr. Çiçek Çocuk” un tuvalete gittiğini gözüme kestirmiştim. Tuvalete girdiğimde eleman pisuvara dönmüş işiyordu, tek kelime konuşmadan elimi saçlarına dolayıp duvara çaktım kafasını, eleman suratı kanlar içerisinde yere baygın düşereken bodyguard lar çıkan sese panik halinde tuvalete dalmıştı. Beni mekan dışına nazikçe çıkaran elemanlar bir an önce toz olmamı durumun pek iyi gözükmediğini  söylerken ben alçımı çıkarmaya çalışıyordum. Ne de olsa mekanın içerisinde elemanın arkadaşları da vardı ve rövanş için dışarı geleceklerdi. Bir süre sonra dağılmış “Mr. Çiçek Çocuk” ve 4 arkadaşı dışarı çıkıp bana saldırmaya hazırlanırken sihirli bir güç durdurmuştu sanki onları. Kibarca bana ne gerek vardı gibi cümleler kuruyorlardı ki arkama dönüp bakmayı akıl ettim. Ben alçıyı çıkarmaya çalışırken arkamda su topçu 10 arkadaşım gülerek çocuklara hadi gelsenize bakışı atıyordu ... Evet ben her zaman şanslı bir adam oldum haklısınız ;)

Sonuç mu bahsettiğim eleman 1 sene sonra intihar etti. Ben o kız arkadaşımdan bu olaydan bir kaç ay sonra ayrıldım ... Life goes on...

Ama maalesef benim öfke sorunum bilinçaltımda yaşamayı sürdürdü. Son kız arkadaşımın dediği kadarıyla herşeyi bok etmeye hazır bir Hulk içimde bir yerde sürekli hazır bekliyordu.  Hulk ’u yok etmek için ilişkimizi bir cam fanusa koymak istiyordum, dış etkenlerden uzak olup izole bir hayat yaşamak. Ütopyalar gerçek hayatta işe yaramıyor maalesef, sonu hüsranla bitiyor. Herkesin bir patlama noktası oluyor, düşüşe geçiyor o noktada yaşananlar ve maalesef bir daha toplanamıyor . Peki ama masadaki bu tabanca kimin ???

Uyandığımda ağzım leş gibi alkol kokuyordu. Reflü tüm haşmetiyle midemi yakarken ben masaya kafamı koyup olduğum yerde sızdığımı fark ettim. Kafamı kaldırıp masaya baktığımda boş Jack şişesi masanın üstünde dururken tabancadan eser yoktu. Sadece masanın üzerinde bir kağıt duruyordu. Kağıdı elime aldığımda gördüğüm şeye önce tepki veremesem de sonrasında kahkahayı patlattım. Kağıdın üstüne bir tabanca çizmiş ve altına şunu  yazmıştım ...

“I kill myself for you and i kill you for myself”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.