Tarihçesine baktığımızda konunun aslında diğer özel günlerde
olduğu gibi tamamen ekonomiyi kalkındırıma amaçlı bir güne uydurulmuş hikayeden
öteye gitmediğini görmemiz oldukça basit. Fakat iş uygulamaya geldiğinde kız
erkek demeden hepimiz için bir kabus yaklaşıyor demek bu. Sevgilisi olanlar o
günü en özel kılacak yemek planları, süpriz hediyeler, ilk çıkmaya başlanan
günü anımsatacak hatıralardan oluşan ortaya karışık bir süpriz paketi
hazırlarken, sevgilisi olmayan insanların işi kolay gözükse de günün ertesine
psikologdan alınacak bir randevu ve günü bol alkol eşliğinde yanlız geçirmenin maliyeti
de sanıldığı kadar az değil :)
Ece’ye göre bu sene Pazar gününe denk geldiği için maç
seyredip bir kaç şişe bira eşliğinde bu günü atlatmak mümkün gözükse de,
maalesef iş göründüğü kadar kolay değil. Bir kere sevgilisi olmayan erkekler de
o günü bir fırsat bilip kısa günün karı hangi eski sevgilimle görüşebilirim ya
da son dönemde yatmayı düşündüğüm kızlardan hangisinin gardının en düşük
olduğunu hesaplamaya başlar. Aslında bu gün melankolik olarak takılma
gereksinimini ortadan kaldırdığınızda gayet eğlenceli bir gün haline gelebilir.
O zaman kısa bir yapılacaklar listesi hazırlayalım :
-
Bir gün önceden olası bütün eski kız arkadaş ve muhtemel günü keyifli geçirecek
kızlar listesi hazırlanır..
-
Liste hazırlandıktan sonra öncelik planlamasına göre
telefonlar açılmaya başlanır. Sonrasında
ise muhtemel şöyle konuşmalar geçicektir aranızda :
-
“Şeker naaber ..
Nasıl yani tanımadın mı Paranoyak ben ??? Tabi canım anlıyorum yeni erkek
arkadaşın çok kıskanç, ve kimseyle görüşmeni istemiyor ... Tabi tabi anlıyorum,
nee aynı zamanda kendisi bir kick box’çı mı, canım diğer hattan arıyorlar iyi
bak kendine ...”
-
Ya da “Ayşecim nasılsın. Evet uzun zaman oldu
görüşmeyeli, dün gece rüyamda gördüm bir sesini duymak istedim. İnanmak
istememeni anlıyorum, zamanında seni çok kırdığımı da biliyorum ama bu sefer
durum farklı. Nasıl yani sende de durum farklı ??? Oooppsss şaşırdım ama
mutluluklar canım. Demek yeni sevgilinin ismi Emel ... Tabi arada sırada
değişiklik yapmak güzel hayatta ama geçici bir hevestir diye düşünüyorum ...
Gerçekten mi demek bu baharda Hollanda da evleniyorsunuz. Mutluluklar canım ,
hamile kalmak istersen sperm donörü olarak beni düşünebilirisiniz. İyi bak
kendine ... Bye bye ...”
Tamam tamam abartıyorum farkındayım gerçekçi bir senaryo
yazalım eski sevgilinizi ararsınız, telefonu açar, evlendiğini size söyler tebrik
edersiniz telefon kapanır, rehberinizden numarasını silersiniz, konu kapanır.
Maalesef gerçek hayat anlattığımız renkli hikayelerden daha sönük ve sıkıcı. Peki
hiç hayatta başına gelmiş enteresan bir 14 Şubat yok mu derseniz geçirdiğim en
keyifli 14 Şubat’ı sizlere anlatayım...
“Bundan 5 ya da 6 sene önceydi 14 Şubat Cumartesi’ye denk
gelmişti ve ben yanlız başıma evde içerek günü öldürmeye kararlıydım. Absolute
şişesinin yarısına gelmişken cep telefonum çaldı. Arayan numaraya baktığımda
bir şekilde tanıdık gelmesine rağmen isim yazmadığı için beraber olup sildiğim
hatunlardan birisidir diye açmak istemedim. 5 dk sonra aynı numaradan tekrar
çağrı gelince merakıma yenilip telefonu açtığımda karşımda bir iki gece beraber
olduğum doğruyu söylemek gerekirse de komik ve neşeli bir kız olmasına rağmen
fiziksel olarak çok iç açıcı olduğunu söyleyemeyeceğim bir hatun vardı. Evde
olup olmadığımı ve evdeysem bir arkadaşıyla uğramak istediğini söyledi. İlk
aklıma gelen kızın kendisi böyleyse 14 Şubat’ta yanlız kalan arkadaşı ondan beş
beterdir diyerek reddetmeyi düşündüysem de yanlız başıma oturmaktansa geyik
yaparız diye bekliyorum diyerek telefonu kapattım.
Yarım saat sonra kapı çaldığında en bezgin halimle kapıyı
açtığımda önce karşımda malum dişiyi gördüm. Her zamanki gibi güleryüzlü ama
şişman !!! Gerçekleri söylüyorum diye kızmayın (Hadi ama bende filinta gibi
olmasam da genel olarak bir şeytan tüyüm olduğu söylenir ;) . Neyse arkasından ondan beş beter birisini beklerken inanılmaz bebeksi ve
hoş bir hatun kapıda belirdi. Ben şaşkınlıktan kem küm ederken onlar salona
geçip yayılmışlardı bile. Bunun sonrasında ağzımdan çıkabilen tek kelime ne içersiniz
olmuştu. Şaka gibi olsa da avcıdan av konumuna gelen ben , kendi evimde bir
köşede kibar çocuğu oynamaya başlamıştım. Votkanın bitiminde eskiden tanıdığım
kız başının ağrıdığını ve gitmesi gerektiğini söylediğinde içimden kocaman bir
“HAAAAYYYYIIIRRRRRRR” geçmişti. Ben ağrı kesici bir şey versem derken diğer kız
ona gitmesini kendisinin biraz daha kalıp sohbet ediceğini söylediğinde
sevincimden ağlamak üzereydim. Gecenin sonrası mı ... hayatımda en unutamadığım
aşk hikayelerimden birisinin ilk adımı olmuştu. Doğruyu söylemek gerekirse o
ufaklık 2 ay boyunca canı nasıl istediyse benimle takılıp nerdeyse hiç
umursamazken ben salak aşık konumuna geçmiştim. Öyle ya da böyle aşk
düşündüğünüz kadar kötü birşey değil ve ne zaman nerden çıkıcağını da Eros’tan
başka bilen yok sanırım ...
Happy Valentine’s Day ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.