Hay amına koyayım …
Aaaaaaaaaaaaaahhhhhhhhhhh …
Fuck ... Fuck ... Fuck …
Sikiyim böyle işi, diye diye kendini bu hale soktun ya,
bravo sana PaRaNoYak. Ulan geyiğe sarıp, hatun eski sevgilimin kimliğini
kopyalamış diye işin geyiğindeyken haline bak şimdi. Allahın unuttuğu bir
yerde, etrafında arı kovanları, bağırsan kimsenin duymayacağı bir yerde bağlı
vaziyettesin. Vinnie the Pooh bile gelip kurtarmaz seni şu an. Hoş gelse de
muhtemelen etraftaki bal ile daha çok ilgilenir.
Konuyu bilinç altımda dramatize edip, taşşağa sardığıma göre
şu dakika Guy Ritchie’ye bağlayıp flashback’i patlatıyorum … (Kendime ve size
not yazıyı okurken Sublime dinleyin çok uyuyor ortama 😏 )
Aslında çok sıradan bir günde elimde telefon boş boş sosyal
medya da takıldığım birgün İnstagram’dan gelen ekleme talebiyle başlamıştı
bütün hikaye. Ekleme talebi gelmesinde tuhaflık olmasa da gönderiyi yapan
kişinin çok eski bir sevgilimle aynı isim ve soyadına sahip olması yeterince
tuhaftı. (Kendime not 1 : Mal hazır kıllanmışsın eklemesene)
Kızın profili açıktı, incelediğimde olağandışı bir durum
yoktu ve ben de eklemeye karar verdim. Hatta bir adet alakasız ortak tanıdık
olması anlamsız rastlantıyı mantık çerçevesine oturtmamı sağlamıştı bile
kafamda. Önce ufak ufak resim altı geyikler, sonra dm derken ona longboard
öğretmem konusunda anlaşmıştık bile. (Kendime not 2 : Ulan bi dolu motorunla
fotoğraf var, kız longboard diyor ve sana bu mantıklı gelyor … Malsın mal
PaRaNoYaK)
Haftasonu evde yayarken beklenen an gelmişti, kız mesaj atıp
hadi longboard’a dediğinde giyinip hazırlanmaya başladım tam gaz. Ve o an Simon
devreye girdi 5 dk sonra uzun zamandır görüşmediğim güzel memeli eski hatunum
da arayıp evde olup olmadığımı sormaya karar verdi. Her zaman ki şuursuz
rahatlığımla evdeyim, içiyorum ve birazdan sahile inip hatunun tekine board
öğreticem demem tabi ki onu engellememişti. 5 dk sonra kapı çaldığında kafamı
şahane dekoltesinden kaldırıp yüzüne bakmam bir 30 saniyemi aldı. Sonra bütün
centilmenliğim ve kibarlığımla içki ikram edip geyiğe sardık. (Kibarlıkla
göğüslere bakmamın uyumsuz bir tarafı yok içinizden böyle şeyler söylemeyin
hakkımda çok ayıp). Sonra sahile kod adı “Melis”in yanına beraber inmeye karar
verdik. Sahile indiğimizde motorcu dostlarımdan birkaç arkadaşıma rastlayınca
durum iyice sürreel ve şamata bir hal almıştı. Bolca bira, ufak bel altı
espriler, eski anektodlar derken hava ufaktan kararmıştı bile. Bir süre sonra
biraların de etkisiyle kızlar tuvalete gittiğinde biz motor sohbetine dalmıştık
çoktan.
Kızların gitmesinin üstünden yarım saate yakın bir süre
geçtiğini fark edip meraklanmaya başlarken kod adı “Melis” yalnız olarak
yanımıza döndü. Eski sevgiliyi sorduğumda acil bir telefon gelip gittiğini
söylerken çok rahattı. Hatta tuvaletten çıktıktan sonra bir 10 dakika onu
aradığını, bulduğunda ise hararetli bir şekilde konuştuğu telefonunun bitmesini
beklediğini anlattı. İçim rahat etmediği
için aradım ama telefon bir süre çaldıktan sonra telesekretere düşünce, galiba
diğer kızı kıskanıp bana trip atıyor diye düşünüp güldüm ve telefonu cebime
koydum. Bu arada tam gaz aramızda önce 15 yıllık eski sevgilimi öldürüp
kimliğini üstüne geçirdiği, şimdide bu gecekini öldürdü diye espriler
yapıyorduk kıza. (Gülmeyin demiştim sizlere, MaL yazılı tshirt’ler hikayenin
sonunda merch store’da 😝)
Aradan çok bi süre geçmemişti ki yeni kızla öğreti
paylaşımımız longboard’dan kamasutra’ya hızlı bir geçiş yapmıştı. Yine
kıllanmam gereken noktalar vardı es geçtiğim. Hangi kız sevişirken aynı isme
sahip olduğum kız yatakta neler yapılmasından hoşlanırdı diye sorar ki ??? Ok
role playing diye bir kavram var ama daha çok fetish kıyafetler ya da dirty
talk içeren kısımları çalıştığım yerler. Eski sevgilimle aynı isim soyada sahip
kod adı “Melis” olayı fazla kişiselleştiriyordu sanki. Ama yine de seks güzeldi
ve konuyu unutmam bir blowjob’a bakmıştı. (Evet biz erkekler bu kadar kolay
unutuyoruz herşeyi)
Aradan bir ay geçmişti ki polisin kapıma dayanması ile
işlerin boka battığını anlamam bir olmuştu. O gün tuvalete diye gidip kaybolan
eski manitanın cesedi denizden boğulmuş bir şekilde çıkmıştı. Telefonunda en
son beraber resimlerimiz olduğu için sorguya alınmıştım. Görgü şahitleri vs.
derken konu ile suçsuzluğum ispatlanmış ve dosya adi bir boğulma vakası olarak
polis raflarında yerini almıştı. Tuhaf olan ise polisin kod adı “Melis”e ulaşamamış
olmasıydı. O günden itibaren sanki yer yarılmış ve içine girmişti hatun. Ta ki
o gece kapım çalana kadar…
Dışarda yağmur vardı ve sırılsıklam kapıda duruyordu kod adı
“Melis”. Sana açıklamam gereken şeyler var dedikten sonra davet etmemi
beklemeden dalmıştı içeri. Kendime ve ona bir jack koydum ve dinlemek için
yanına gelmiştim ki suratıma sıktığı tuhaf kokulu spreyden sonrası karanlıktı.
Kameraman güzel bir açıdan yerde bağlı bir şekilde yatan
bana bir close up al lütfen. Hatta cgi ile birkaç uçan arı bile ekleyebilirsin
kovanları daha etkileyici hale sokmak için. Sprey kafa yapmış olabilir mi acaba
???
Kafamı toplamalıyım, filmlerde böyle anlarda bir şekilde
kaçar hep kahramanlar. Dediğim an karşımda 2 tane Melis gördüm. Evet, evet
yıllar yaşlandırsa da bu oydu. Gerçek olan ve yıllardır görmediğim Melis, yanında
da kod adı “Melis”. Mal gibi baktığımı görünce gülmeye başladılar.
Kod adı “Melis”in kendisinin küçük kardeşi olduğunu söyledi.
Planlar dahilinde sevişme olmamasına rağmen benimle yattığı için hala ona
kızgın olduğunu söylese de, içten içe gurur duyuyor gibiydi kardeşi ile.
Zamanında duygularını inciten erkeklerden birisinden daha alacağı intikam bu
sayede ihtişamını arttırıyordu sanki gözünde.
Işıkları açtığında arıların kovan olarak kullandığı şeylerin
çürümekte olan insan bedenleri olduğunu farketmem midemden gelen kusma isteğini
hızlandırdı. Romantik komediden, Tesetere serisine geçmişti kısa film resmen.
Ama her zaman söylerim şanslı bir piç olduğumu. İşlerin en
boka sardığını düşündüğüm o an günün süprizini kod adı “Melis” gerçekleştirip
elinde tuttuğu bıçağı ablasının gırtlağına sapladı. Sıra bana geldi derken bıçağı
üzerimdeki tshirt’e silip gülerek “artık özgürüm” dedi ve arıların kovanlarını
devirip samanların üzerine zippo’sunu atıp ortamı ateşe verip binayı terk etti.
Sonra ne mi oldu arılar üzerime saldırır diye düşünürken çıkan
dumandan dolayı uzaklaşmayı tercih ettiler. Alevlerin yükselmesi ile beraber
çevrede bulunan köylüler de benim hayata dönüş biletim oldu.
İşin özü eski sevgilileriniz ve benzer isimlilerinden uzak
durun. Ve içgüdüleriniz size MaL olduğunuzu söylüyorsa bir noktada onları
dinleyin. Bunun için bu kadar tuhaf hikaye yaşamanıza gerek yok ;)
Yeni ilişkilere ve yeni arıza hatunlara … Cheersssssss 🍺
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.