22 Haziran 2024 Cumartesi

RUHSEL

Davudi sesli adam…  Sanırım kime sorsanız kendisi ile ilgili ilk söyleyeceği şey bu olacaktır.

Dövme sanatının Türkiye için çok yeni olduğu 90’lar da Hakan Gerçek ile beraber İstanbul’un en eski dövmecisi denilebilir kendisi için. Günümüzde nerdeyse dövmesi olmayana tuhaf gözle bakıldığı düşünülürse 90’larda da dövmesi olanlara marjinal gözü ile bakılıyordu. En revaçta olan dövmelerin erkeklerde kola sarılı dikenli tel, kadınlarda bel de tribal desenlerin olduğu bir dönemden bahsediyorum.

İşte o dönemde işini hakkıyla yapmaya başlayan iki dövmeci duyulmaya başlamıştı, Anadolu yakasında Hakan Gerçek, Avrupa yakasında ise Ruhsel. Kendisi ile tanışmam Beyoğlu’nda şimdi Demirören Alışveriş merkezinin gelmesiyle yıkılan dükkanında olmuştu. Galatasaray Lisesi’nde okuyan bir öğrenci için Beyoğlu o dönem bulunmaz bir vahaydı. Sinepop ve Emek sinemalarının olduğu sokağa girip, önce solunuzda metal ve rock severlerin aradığı albümleri dinleme ve kasede çekme şansı sunan Remix İhsan’ın dükkanı sizi karşılar, sonrasında ise  sağınızda Bab’ı görürdünüz. Devamında ise her zaman önünde ufak tabureler olan 2 katlı mistik havası ve içerde bolca dövme dergileri ve fonda güzel bir rock müzik ile sizi karşılardı. Bir dönem Hayko Cepkin’in kendisine çıraklık yaptığı bir dövme stüdyosundan bahsediyoruz. Asiliği özendiren bir dövme stüdyosu olarak hayatıma giren bu dükkanın, devamında bana  çok iyi bir dost kazandıracağının henüz farkında olmadığım dönemler.

Her ne kadar aile baskısı sayesinde kendisine ilk dövmemi yaptırmam askerlik dönüşü 20’li yaşlarımın ortasını bulsa da, dükkanda ve sonrasında o dönem kendisinin de ortaklığı olduğunu öğrendiğim Pendor’da takılma dönemlerim lise zamanlarımı kapsar. Pendor deyince ayrı bir yazıda ailemizin barından bahsetmek daha doğru olacak olsa da, ergenlik acılarımı, ikinci mide kanamamı, hayatımda ki en özel dostlarımdan birisi Ulaş’ı tanımama vesile olan bu mekanın yeri her daim hayatımda çok özel olacaktır. Çapkınlık ve deli dolu kısımları Pendor yazısına saklasam da Oytun sana sadece pazen diyorum :)))))

Neyse konumuza dönelim bu davudi sesli dövme sanatçısı ile hangi ara dost olmaya başladığım bir miktar muamma olsa da o dönem dükkanda çokça vakit geçirmem, ikimizin de inatçı ve rekabetçi insanlar olarak dükkan önü tavla partileri ve BAB’da yapılan iddalı bowling karşılaşmalarının önemli bir yeri olduğunu söyleyebilirim. Ve sonrasında fasulyesine oynanan gece son dövmenin yapılması ile başlayan ve sabahlara kadar süren poker partileri. Kaybedenin ya da o an parası olanın şişeyle viski aldığı, dövme koltuğunun oyun masası olarak kullanıldığı, insanların ayak parmaklarıyla çaktırmadan yerden fasulye çalmasına şahit olduğumuz o eğlenceli zamanlar…

Sonra yıllar yılları kovaladı büyüdük, yaş aldık, yıprandık, yıprattık, evlendik, boşandık, o boşanmadığı gibi ikide dünya tatlısı çocuk yaparak davudi sesine babacanlıkta kattı. Ama içimizde ki o yaramaz ruh hiç ölmedi. Ben ne zaman dövmesi olan yeni bir hatunla yatıp dövmesini Ruhsel in yaptığını öğrensem sabahına kendisini arayıp geyiğini yapmaktan vazgeçmedim, o dünyanın en oto kontrolüne sahip kişisi olarak hayatının en kör kütük iki sarhoşluğunu bizle maç izlerken #batakhane de yaşadı, ben her aşk acımda kendisine dertleşmeye koştum ve her seferinde sabırla dinleyip güzelce içirip hayatıma reset atmamı sağladı. Çok uzağa gitmeye gerek yok daha 1 ay önce bunalıp kör kütük sarhoş olup dükkanda kanepede sızıp uyanıp yağlı bir yemek istiyorum dediğimde çin lokantasından yemek söyleyip kafamı karıştırıp beni ayıltabilen tek insan bu hayatta, vücudum da yer alan bütün dövmeleri kendisinin yaptığını zaten söylememe gerek yok.


Neden mi yazdım bu yazıyı, bir dosta şükran yazısı ya da iyi bir ustaya saygı yazısı olarak düşünebilirsiniz. Hayatınızda birbirinizin yanında huzur içinde sarhoş olabildiğiniz ve güvende hissettiğiniz bütün dostlarınıza gelsin bu yazı … Cheers

BoRa a.k.a PaRaNoYaK PaLyaCo



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.