Şubat aylarını sevmiyorum, elimde değil babamın hem ölüm hem
de doğum günü aynı ay içerisinde olunca sevesi pek gelmiyor insanın.
Hani tam yeni ve tutkulu bir ilişkinin içerisindeyim 14
Şubat geliyor diye heyecanlandığım an 14 Şubat’ın babamın öldüğü gün olduğu
aklıma geliyor, duruluyorum. (Hoş buna şimdiden kendi içimizde bir çözüm
yaratarak her sene 15 Şubat kutlama kararı aldık ). Evet hayat devam ediyor,
etmekte zorunda… Acılar yaşansa da, insanı yoran süreçler başımızdan geçse de
devam etmek zorunda. Ne zaman bu acı gerçekle yaşamaya alışıp taşlaştığına
inanıyorsunuz ki kalbinizin, bir an geliyor hiç öyle olmadığınızı anlıyorsunuz.
Evet gururla söylüyorum ki babam bir savaşçıydı. Bütün o
sert görüntüsünün altında her zaman ailesini koruyup kollama içgüdüsü ile hayatla
bizler için savaşmış, sonrasında ise o boktan hastalık tanısı konduğunda ve
acil ameliyata alınması gerektiğinde ameliyatı yapacak doktor ile belki başka
fırsatımız olmaz diye öncesinde rakı içmeye gidecek kadar da hayatı ti ye
almayı bilen bir savaşçıydı.
Sonrasında da son dakikaya kadar savaşını vermekten
vazgeçmedi, benimle hırlaşmaktan didişmekten. Kendi ayaklarının üzerinde zaten
durabildiğini kafama vurmaktan vazgeçmedi. Son anlarda dönülmez viraja
girdiğini anladığı noktada silahını sakladığım için bana bağırması bile o
savaşçı ruhun yansımasıydı. Onu çok özlüyor muyum, kesinlikle… Ama o savaşı
verirken yanında olup o direncini gördüğüm için de gurur duyuyorum oğlu olarak.
Evet hayatın kaçınılmaz gerçeği hepimiz bir gün ölüp toprak
olacağız, ama o ana kadar yaptıklarımız ile hatırlanacağız her zaman. Ne zaman ki
bizi hiç hatırlayan kalmayacak o gün gerçekten ölmüş olacağız bu dünya için. İşte
bu yüzden ne yaşarsak yaşayalım hayata inancımızı yitirmeyelim. En azından
delikanlı gibi savaştı dedirtelim kendimize, hiç kimseye bir faydası olmasa da
kendi saygımızı yitirmemenin şerefine son bir kadeh kaldıralım kendimize.
Dostlarımızı analım, iyi günümüzde, kötü günümüzde omuz omuza durduklarımızı,
elini tuttuklarımızı hatırlayalım. Ve asla vazgeçmeyelim son topa kadar
savaşmaktan.
Belki bir gün daha hayatta kalmak, sevdiğin insanın elini
tutmak, son bir maç izlemek, son istediğin yemekten bir lokma almak için son
şanstır bu…
Kim bilir …
Bu yüzden başımıza ne gelirse gelsin son güne kadar savaşıp o anların keyfini sürelim, elimizden akan giden hayatı 1 gün bile daha fazla kandırıp hayatta kalarak ona nanik yapma fırsatını kaçırmayalım. Analım tüm zamanlı zamansız göçüp giden sevdiklerimizi, ama aynı zamanda unutmayalım savaşıp hayatta kalarak ömrüne ömür katacağımız sevdiklerimizi.
Sert bir adamın oğlundan babasına ve kanser ile savaşan tüm
sevdiklerime gelsin o vakit bu yazı …
BoRa a.k.a. PaRaNoYaK PaLyAcO
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.