28 Aralık 2024 Cumartesi

FREKANS

 

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama bu ara belli frekans aralıklarında kaydedilmiş parçaları uyurken dinlemenin uyku kalitenizi arttırdığından tutun da kendinizi iyileştirmeye kadar faydaları anlatılıp duruyor. Özellikle spotify a girdiğinizde konu ile ilgili yüzlerce belli frekans aralığında parça bulabiliyorsunuz. İşi biraz daha dallandırıp araştırmaya girerseniz bütün evrenin titreşimler üzerine kurulduğunu ve bu titreşimlerin hayatımızı etkilediğine dair makaleler bulmakta mümkün.

Peki ya dinlediğimiz müzikler, karakterimizin bir yansıması mı, yoksa gerçek hayattan bir müddet kopmamızı sağlayan bir rahatlama ve eğlenme aracı mı ?

Yine geçen gün okuduğum bir makale de mahalle arasında son ses müzik açıp gezen kişilerin derdinin aslında hayatın içinde bir an olsun farkedilmek ve kendi bölgesinin hakimi olduğunu ispat etmek için çabalayan insanlar olduğu yazılıyordu.

Evet ne demiştik başlangıçta frekans …

Eski bir filminde isim babası olan “Butterfly Effect” neydi, burada ana fikir geçmişte bir kelebeğin kanat çırpması bile bütün hayat içerisinde zincirleme bir çok şeyin tetikleyicisi olabilirdi.

Peki nedir bizlerin kendi iç sesini bastırma ve olmayan bir frekansta olma çabası yüz yıllardır ? Doğuyoruz, okula gidiyoruz, iş hayatı ve sorumluluklar yükleniyor bünyeye ve sonra bir gün bakıyoruz ki aslında ölüme doğru son virajın içinde bilinmeyene doğru hızla yaklaşmaktayız... Ne kadar hevesliydik halbuki gençken,  ideallerimiz vardı, hayallerimiz vardı, deliliklerimiz vardı, tutkularımız vardı, sevdiklerimiz vardı … Oysa ki sonumuz son dönemin pompalanan dizisinde ki gibi musalla taşında bir gassal bizi yıkarken çoktan sonlanmış olacak.

O zaman neden bu koşturmaca, neden toplumun bize dayattığı zorunlulukların içerisinde boğulma ihtiyacı ? Çok güzel bir laf var kimin söylediğini bilmediğim “Kapitalizm çalışan kölelerine sadece sistem içerisinde kendini iyi hissettireceği kadarını verir, asla gerçekten özgür olmasını istemez diye…”  Çok doğru bir aforizma, köleliği kendimiz seçiyoruz, çok ufak mutluluklar yaşamak için hayatımızı farkında olmadan feda ederek. Oysaki ilk günden çok iyi biliyoruz filmin sonunu, Zincirlikuyu Mezarlığı girişinde yazdığı gibi “Her canlı ölümü tadacaktır”.

Evet hepimiz bir gün ölümü deneyimliycez ve o an geldiğinde umarım pişmanlıklar yerine dolu dolu yaşamış olduğunuz bir hayat bırakırsınız arkanızda, sevdiğiniz, sevildiğiniz, nefret edildiğiniz ama gerçek bir hayat .

Umarım 2025 herkesin iç prangalarından sıyrılıp ruhen özgür ve mutlu olduğu bir yıl olur.

Seneye görüşmek üzere …

PaRaNoYaK PaLyAcO a.k.a BoRa


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.