1 … 2 … 3 … Tıp …
Hayatı sessize almak keşke çocuklukta ki bu tekerlemede ki
kadar kolay olsa ya da her erkeğin hayali olan kumanda çıksa ve
istemediklerimizin yüzüne bakıp mute tuşuna basabilsek.
Hayal kurmak güzel ama adı üstünde “hayal”.
Telefonunuzu kapatıp arabaya atlayıp Belgrad ormanları içinde kimsenin olmadığı
bir noktaya da gitseniz insan beyni maalesef sessize alınamıyor. Benim gibi
takıntılı ve çözüm odaklı bir insansanız elinizin kolunuzun bağlı olduğu bu
durumlar sabah aynaya baktığınız da saçınızda yeni kırlaşmış bölgeler olarak
yansıyor siluetinize.
Kısa süreli kaçış isterseniz bulmak kolay … En basiti alkol
, en zevklisi seks , en çocukçası playstation. Ama uzun vade de çözümsüzlük bir
yerden sonra kısa vadeli çözümleri de anlamsız kılmaya başlıyor. Ve kısır döngü
sarmalına girdiğiniz an sonun başlangıcı oluyor …
Evet… evet… Ben de biliyorum psikiyatrist ve psikologlar
bunun için var … Xanax , lustral, prozac sanal seratoninler ile gülümseyen bir
zombie ye dönüştürebilirsiniz kendinizi. Ama bilinçaltınızda yatan sorunları
çözmedikten sonra kulak pamuğu ile kulağınızı temizlediğinize inanıp, kirleri
daha da dibe itmeye ve bir süre sonra tamamen tıkanana kadar insanın kendini
kandırmasına benzer bir durum bu. Er ya da geç o kulak yıkatılmak zorunda
kalınacaktır ...
Polyanna’cılık oynayalım, sorunları takmayalım her şeye
pozitif bakalım tavrı genler de yok. (Not: Gerçekten bazen o vurdumduymaz
gamsız insanlardan olmayı çok istediğim ve hayatım boyunca olamayacağım
doğrudur. Net bilgi …) Peki çözüm ne o zaman ???
Belki yaş kemale erdi olgunlaştık denen olgu tam da bu
durumun açıklaması. İnsan olarak kaşarlanıyoruz günden güne, boktan şeyler daha
doğal gelmeye başlıyor. Yaşı 80 nin üstündeki insanlara bakın, kendi yaşlarında
birisinin ölümüne en fazla 1 gün üzülüp
hayatlarına kaldıkları yerden devam edebiliyorlar. Biliyorlar ki doğal döngü
içerisinde hepimizin sonu aynı, sadece gidiş yolu farklı.
O zaman ne yapmalıyız evet olan bitenin farkında olup
elimizden geldiği kadar çözüm odaklı yaşamaya devam edelim. Çözemeyeceğimiz
konularda ise kendimizi yıpratmak yerine ruhumuza iyi gelecek şeyler yapalım.
Motora binelim, gezelim, spor yapalım, daha çok sevişelim, sevdiklerimize daha
fazla vakit ayıralım, hayatı tüketmek yerine ondan keyif almaya bakalım. Hatta
kendimize bir “To Do List”
hazırlayıp yapmak istediğimiz ama hep ertelediklerimizi elimizden geldiği kadar
yapmaya çalışalım.
Hiçbir şeye faydası olmasa da en azından ölürken insanın
gözünün önünden geçtiği iddia edilen film şeridinin bu sayede daha keyifli
olacağının garantisini verebilirim. Hadi
bu kıyağımı da unutmayın ;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.