28 Ağustos 2013 Çarşamba

YORULDUM

“ Yoruldum! 
E tabi her yere koş, koşuştur her yere borç! 
Bi sabit kalsam, ki kalsam bile sallanır ritme şu kafam durmaz. 
Yoruldum! ben, her yere koş, desem de herşeye boş, bi sabit kalsam yinede kafam Atar bu seferde elim durmaz! 
Keşmekeş her yer. 
Yoruldum mesken ederken 
Bu şehri ve tez gezegenden 
Uzaklaşıp gezmeden evvel 
Doydum bi kesme şekerle 
Duramadım pes demeden ben 
Kan aldı resmen ebemden bu hayat ve yoruldum! ”

Sözler Ankara çıkışlı ve son dönemde duyduğum en keyifli altyapıya sahip Voodoo grubunun “Yoruldum” parçasına ait.


Gerçekten hepimiz yorgunuz artık. Hayattan, iş hayatından, aşk hayatından, gel gitlerden, güvensizliklerden, inançsızlıklardan ...

Yorgunluk arttıkça insanlarla iletişim de zorlaşmaya başlıyor. Çünkü bir cümleyi daha bitirmeden gelecek cevabı tahmin eder hale geldi insanlık. Hayat size kırk yılda bir süpriz yaşatınca dört elle sarılmak istiyorsunuz, ama gel gör ki bu sefer de karşı taraf ruhen o kadar yorgun oluyor ki o sizi kategorize edip uzak durmayı tercih ediyor. Bu seferde siz karşı tarafa samimiyetinizi ispat etmek gibi saçma bir kafaya girip yorgunluklarınıza yenisini katıyorsunuz. Kısır döngü vesselam. Halbuki yaşam hala güzel süprizlerle dolu keyfini çıkartmasını bilene. Bir dolu insan (ki buna bende dahilim) yaşadığımız güzelliklerin farkında bile değiliz. Mızırdanmayı tercih ediyoruz şükretmek yerine. Bugün çok sevdiğim bir arkadaşıma iş hayatımdan ve genel gidişattan mızıldarken kız gerçek hayatı yüzüme tokat gibi yapıştırdı. Gerçekten iş hayatı çok kötü gidiyordu ve geçen hafta babasını kaybetmişti. Ne anlatıyordum ki ben ???

Arada utanma güdüsünü hatırlamam lazım. Evet hepimizin derdi kendimize göre çok büyük olsa da büyük resmi de kaçırmamalı insan. Halbuki hayat aynen parçada ki groovy ritim gibi ( Yok canım bu kadar yazı okudunuz ve hala parçayı fona açmadınız mı ??? ) bütün olumsuzluklara rağmen fonda bir yerlerde Adile Naşit ve Münir Özkul görme ihtimaline sahip. Her ne kadar siz Türk filmi naifliğini “Neşeli Günler” edasında düşünseniz de yorgun ruhlar sizi bir anda “Issız Adam” yapabiliyor. Türk sinemasına selam durup kıvrak bir çalımla konu değiştiriyorum. Hımmm bunu kimden öğrenmiştim acaba ???

Yorgun olduğumuzu kabullendiğimize göre  bunu aşmak için neler yapabiliriz. Katmandu ya spiritüel bir seyahat edip arınmalı mı ? Yoksa Amsterdam’a gidip farklı bir yükseliş moduna mı geçmeli ?

Görüldüğü gibi hepsi fasa fiso anlık olarak bilinçaltınızı karıştırsanız bile döndüğünüz noktada eski kafalara dönmeniz çok kısa sürecektir. Aslında mutluluğu uzakta aramamak lazım. Geçtiğimiz haftasonu sevdiğim bir arkadaşım evlendi. Bir gece önce 1 litre Jack i devirmeme rağmen motoruma atlayıp önde gelin ve damadın kullandığı bir vespa nın olduğu motosikletlerden oluşan bir düğün konvoyunda buldum kendimi. Bir süre sonra garfield gibi gülümsüyordum konvoyun arkasında motorumla homur homur giderken. İnsanlar çevreden hayranlıkla onlara bakıyor, kızlar gelinin yerinde olmak için fotoğraf çekme yarışında ve en önemlisi arkadaşlarım çok mutluydu. Ve bende yüzümde gülümseme konvoyun içerisinde keyfin doruk noktasındaydım. Kartlarınız hep açık olsun, yüzünüz gülsün, yorgun insanları hayatınızdan uzaklaştırın keyifli kişilere yer açın ki o pozitif ruh hali size de bulaşsın.



Yoksa VooDoo’nun dediği gibi “Kan aldı resmen ebemden bu hayat ve yoruldum!”



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.