8 Nisan 2018 Pazar

MAL KABUL


Bilmem sizin de hiç dikkatinizi çekti mi, yeni nesil alışveriş merkezlerinin otopark girişlerinde mağazaların kullanımı için bir giriş daha oluyor “Mal Kabul” diye. İşte bu tabelayı her gördüğümde içimden bir kahkaha atıp “alın beni malım ben” diye o tarafa sapasım geliyor J

Gerçekten bir ben mi mal gibi hissediyorum son dönemde kendimi. Yaş ilerliyor, hayat her gün daha boka batıyor, dışardan bir sürü insanın imreneceği bir hayat yaşar gibi gözükürken benim içimde hissettiğim duygu “Malım ben” oluyor. Sabahın köründe kalkıyoruz, çok fiyakalı işlerimize gidiyoruz elimizde kahvemizle, yalandan gülümsemelerle insanlara gülücükler atıp günaydın derken, aslında toptan nefret ettiğimiz işi yapmaya başlıyoruz. Bir şeyler alıyoruz, bir şeyler satıyoruz, kendimizi kandırıyoruz, insanları kandırıyoruz en önemlisi kendimizi kandırıyoruz. Ne için ???

Para, öğretilmiş çaresizliğin bize kazandırdığı alışkanlıkları ve lüksleri kaybetmeme isteği, dışarı karşı güçlü gözükme manevi tatmini.  Aslında daha hayata gözlerimizi ilk açtığımız gün filmin sonunu biliyoruz. Hepimiz ölücez …

Sonu belli olan bir senaryo içinde anlamsız hırsların kurbanı olup elimizde ki bir dolu güzellği yok sayıp, saçma şeylerle tatmin olmayı tercih ediyoruz ve bundan da büyük bir gurur ve böbürlenerek bahsediyoruz. Ruhumuzu beslemek yerine gurumuzu ve alter egomuzu beslemek çok daha çekici geliyor. Altımızda ki motor, elimizde ki telefon, evimiz , ve bi dolu aslında hiçbir sikime yaramayan şeyi hayatımız olarak adlandırıp bunları kaybetmemek için çabalıyoruz. Bakmayın böyle bilge bilge konuştuğuma, bu anlattıklarımı en başta yapanlardan bir tanesi benim. O yüzden “Mal Kabul” işaretleri bana her gördüğümde cazip geliyor. Kaç kadınla yattığım, bir gece önce ne kadar içtiğim, plaklarım, saymakla bitmez mallıklarım. Köşeye sıkıştığımda da bahanem hazır ama beni ben yapan bunlar … Kaynak Cem Yılmaz’ın dediği gibi totom J

Geçen gün izlediğim “Kaybedenler kulübü Yolda” aslında bu hissi çok güzel anlatıyordu filmde. Ama ekşiye girip baktığımda film ile gördüğüm yorumların çoğunluğu şu minvaldeydi, “Abi adamların altında motorlar ordan oraya geziyor, en güzel karıları götürüyor, içiyor, takılıyor; böyle kaybedenler kulübü mü olur”. Halbuki bir yol hikayesinde sürekli mola verilen benzincinin yerinde olmaması bile hayata farklı bakan insanlar için alışkanlığın bozulması ve bilinçaltında ki ideal evren tanımının yıkılması olabiliyor.

Maalesef hepimiz kaybediyoruz, doğduğumuz gün ölüme yaklaştığımız ilk gün bundan daha güzel bir ironi olamaz hayatta …

Bugün biraz karamsar gittim ama en azından otoparklara girerken gördüğünüz “Mal Kabul” levhaları beni aklınıza getirir ve gülümsetir  sizi …

Pardon, çok pardon mal kabul sağdan mı sayın görevli ?